"İki Dakika Yerinde Dur, Kız!"



Bu cümle bana hayatım boyunca kaç kez söylenmiştir, tahmin etmesi çok güç. Sürekli bir yerlere koşturuyorum, bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorum. Çevremdeki insanlar sık sık bana enerjimi nereden bulduğumu sorduğunda yanıtım, “Bilmem, boş durunca inanılmaz sıkılıyorum!” oluyor. Bir çok kez bana şaka yollu“hiperaktif” dense de sadece gülüp geçildi. Ben nasıl hiperaktif olabilirim ki? Hiperaktif olım sınıfta oturamazdım, sinema salonunda iki saat dayanamazdım, sürekli hareket halinde olurdum ve zayıf olurdum!


Dün bende birçok insanda görülen DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) durumunun olduğunu keşfettim ve hayatım boyunca yaşadığım birçok sorunum anlam kazandı. Bu sorunun genellikle çocuklar üzerinde irdelenmesinin sebebi çocukların sosyal mekanizmalarının daha gelişmemiş olduğu için belirtilerinin çoğunlukla daha kolay fark edilmesi. Bense aslında DEHB belirtisi olan özelliklerimi karakterimin bir parçası olarak benimsediğim ve kendimi kontrol etmek için farkında olmadan pratik çözümler bulduğum için durumumu yalnızca tesadüf eseri fark ettim.

Kendimi genellikle yazarak daha iyi ifade edebiliyorum. Bu yüzden beynimde düşünceler yarışmaya başladığında elime kalemi, kağıdı almayı alışkanlık haline getirdim. Bu sayede ders dinleyebilir, fikrimi daha net beyan edebilir, organize olabilir ve yaratıcılığımın rahatça akmasını sağlayarak öykü ve senaryolar yazabilir hale geldim. Yani profesyonel ve akademik hayatımda bir sıkıntı yaşamamaya başladım. Ancak sosyal hayatımda sorunlar devam ediyordu.

Bir arkadaş grubu sohbetinde herhangi bir konu konuşuluyor. Arkadaşlarımın yorumlarını ilgiyle dinliyorum ve bir boşluk yakalayıp lafa dalmak için fırsat kolluyorum. Bir süre sonra konuşmanın gittiği yönden çok, konuşma sırası bana geldiğinde ne diyeceğime odaklanmaya başlıyorum ve takılı kaldığım cümle veya kelimenin üzerine derinlemesine ve karmaşık düşünceler üretirken buluyorum kendimi. Konuşmaya geri dönmeye kalktığımdaysa fevri bir hareketle üzerinde düşündüğüm sözlerimi söyleyiverdiğimde tuhaf bakışlarla karşılaşıyorum ve ya birisi konuyu değiştiriyor, ya da arkadaşlarım beni yok sayarak kaldığı yerden devam ediyor. Çünkü, onların konuştuğu konu benim takılı kaldığım cümleden türettiğim başka dünyalardan o kadar uzak ve alakasız ki, benim akıl sağlığım şüphelidir…

Kontrol edemesem de kendi düşüncelerimin ve yapımın farkında olduğum için hep kendimle barışık ve hayatımdan yeteri kadar memnun olarak yaşadım. Beni depresyon derecesine yakın hüzün ve mutsuzluk durumuna taşıyan hadiseler de olmadı diyemem tabi, ama bu durumlarım genellikle geçici ve vukuatsız oldu. Çevremdeki insanların benden genellikle uzak durduğunun bilincindeydim. Bunun çoğu insanın karakterimi ve özelliklerimi kaldıramadığını ve beni olduğum gibi kabul edemedikleri için olduğun u düşünüyordum ve zaten öyleydi. Yakın arkadaşlarım beni bu özelliklerimle benimsemişlerdi ve beni bu halimle seviyorlardı; bu da bana yeterdi ve hala da yetiyor. Ama romantik ilişkilerimde yaşadığım bitmez tükenmez sorunlar benim için hep bir muamma olmuştu ve bir yerlerde bir yanlışlık olduğundan şüphelensem de, sorunumun hep doğru insanın karşıma çıkmamasından kaynaklandığını düşünmüştüm.

Şimdi ise, elimde en büyük panzehir var: Sorunun kaynağına dair bilgi. Artık buradan yola çıkarak hayatımı düzene sokmada etkili çözümler üretebilirim ve doğru yardımları alabilirim. Hayata karşı hiç olmadığım kadar olumlu ve umutlu bakıyorum. Her şeyden önce, zaten önceden düşündüğüm gibi, “hasta” değil, yalnızca “farklı” olduğumu biliyorum. Bu farklılığımın hayatım boyunca benim bir parçam olacağını, bu yüzden bana yakın olacak insanların beni bu yönümle sevmeleri ve kabul etmeleri gerektiğini biliyorum.
Bu yazımı okuduktan sonra siz de kendinizde DEHB olduğundan şüpheleniyor olabilirsiniz. Bu çok normal, çünkü DEHB bir hastalık değil, bir durum: hem de çok yaygın bir durum. Düşünün, her 30 kişilik bir sınıfta 1-3 arası çocukta DEHB görülüyor. DEHB çeşitli seviyelerde ve türlerde olabiliyor, bu yüzden erişkinliğe kadar fark edilmediği durumlar olabiliyor (bkz: Ben). Eğer DEHD sizde de varsa, üzülmeyin ve dert etmeyin (zaten DEHB sizde gerçekten varsa önemli şeyler konusunda üzülmek ve dert etmek pek söz konusu olmuyor); bu durum kalıcı ve kökten tedavi edilemeyen bir durum olsa da, onunla yaşamak kolay, hatta bazen eğlenceli. Önemli olan, kendinin farkında olmak, gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

DEHB SEMPTOMLARI


Dikkat Eksikliği

- Detayları önemsememe, dikkat dağınıklığı, unutkanlık, sık aktivite değiştirme

- Tek bir şeye odaklanmada güçlük

- İlgi çekici gelmeyen görev veya konuları yok sayma

- Karşıdakini dinlememe, dalıp gitme

- Talimatları dinlememe, acelecilik



Hiperaktivite

- Yerinde duramama

- Durmaksızın konuşma

- Çevresindeki eşyalara dokunma, oynama

- Sessiz aktiviteleri tamamlamada zorlanma.




İmpulsivite

- Sabırsızlık

- Uygunsuz yorumlar yapıverme, duygularını saklayamama, sonuçları düşünmeden konuşma veya davranma

- Konuşmaya veya aktiviteye ortadan karışmak

- Sırası gelmeden konuşmak


  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Read Comments

0 yorum: